COP 28: Petrol ülkesinde iklim değişikliği konferansı
Zeynep Çalandağ
30 Kasım 2023
Zirvenin asıl amacı olan ikilim krizinin sonuçlarıyla mücadele görünürde çok onurlu bir yol. Peki gerçekten bu konferanslar bir işe yarıyor mu, yoksa içimizi rahatlatmak ve bir şeyler yapıyor gibi hissettirmekten öteye geçemiyor mu?

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı bu yıl Birleşik Arap Emirlikleri ev sahipliğinde 28. kez gerçekleşecek. Zirvenin başlangıç noktası iklim değişikliğine karşı kolektif bir duruş sağlamak. Taraflar her yıl farklı bir ülkede, yıllık değerlendirmeler ve yeni yol haritaları belirlemek için toplanıyorlar. Bugün Dubai’de başlayan konferans 12 Aralık’ta son bulacak. 

Bu sene konferansın yetersizliğinin yanı sıra daha acı bir iddia yüzünden amacına da gölge düştü. Ev sahipliğini üstlenen Birleşik Arap Emirlikleri, bu rolü yeni petrol ve gaz anlaşmaları yapmak için kullanmayı planlıyormuş. Zaten en başından Dubai’de düzenleniyor olması tartışma konusu. BAE, belki bu konferansın başlamış olmasının başlıca sebeplerinden biri olan petrolü üreten ilk 10 ülke arasında yer alıyor. Bu fosil yakıt kaynağı yakıldığı yani kullanıldığı zaman dünyanın bugün geri dönülemez noktadaki ısınma sorunu olan gazları açığa çıkarıyor olması çok büyük bir sorun. 

Konferansa başkanlık edecek olan Sultan Ahmet El Cebir, kamuya ait petrol şirketinin başında bulunuyor ve üretim kapasitesini artırma hedefi var. Gezegenimiz için her gün daha kötüye giden bir sürecin içindeyken, değişime bu kadar ihtiyacımız varken ve belki de buradan çıkacak bir karar büyük etkiler oluşturabilecekken, bu çapta bir konferansın böyle şaibeli ve tartışmaya açık bir yerde ve otoritede olması gerçekten ne kadar mantıklı? Hem de çok değil bundan sadece 8 yıl önce belirlenmiş olan küresel ısınmayı 1,5 derecede sabit tutma amacı bile tutulamamışken.

Dünyanın bizim için ev olarak kalması için ısınmanın bu seviyede tutulması çok kritik. Temiz enerji kaynaklarına geçişi hızlandırmak ve iklim kriziyle mücadelede yeterli aksiyonu alamayacak olan ülkelere destek olmak zorundayız. Bu hepimizin görevi. Bireysel hareketler de tabii ki önemli. Ancak ben arabaya binmek yerine yürümeyi tercih ettiğimde bu kararım bir milyarderin 2 saatlik bir yolu özel jetiyle gitmesini ne yazık ki kompanse etmiyor. Ya da bireysel olarak çöplerimi ayrıştırmam ve geri dönüştürmemin bir etkisi olsa da bir ülkenin fosil yakıt yerine rüzgâr enerjisi gibi daha temiz opsiyonlara geçmesi kadar olamaz. 

Demek istediğim bu dünya hepimizin, buradan başka bir yer bizim için ev değil ve olamaz. Yaşamak zorunda olduğumuz tek yer ve ona iyi bakmak zorundayız. Her zamankinden daha kritik bir noktadayız ve bir an önce harekete geçmeliyiz. Ancak 200 hükümetin konferansa katılacağı bir senaryoda buradan çıkacak karar ile gidişat değişebilecekken neden içimizde yine bir kuşku var? 

Kömür, petrol ve gaz çok büyük piyasaların, kârların döndüğü bir konu. Bundan vazgeçmek belki bazıları için o kadar da kolay olmayacak. Kazandıkları paradan ödün vermek o kadar da kolay değil. Ancak o parayı harcayacak bir yer kalmayınca ne anlamı kalacak? Konferans başkanı giderek bu fosil yakıtların azaltılmasını savunuyor. Fakat maalesef azaltmak yeterli değil. En kısa zamanda kullanımını sıfırlamak zorundayız. Bu konuda konferansın temel anlaşmazlıklarından biri bu olacak. Ayrıca geçen sene Mısır’da alınan kararla fakir ülkelere iklim kriziyle mücadele için ödenek oluşturulmasına karar verilmişti. Fakat bu kararın nasıl işleyeceği konusunda bir anlaşmaya varılamamıştı. Ve 2009’dan 2020’ye kadar gelişmiş ülkelerin ödenmesine karar verilen 100 milyar ödeme hedefi hâlâ hayata geçirilmedi. 

Bu da bize tekrar ve tekrar bu tip zirvelerin işlevselliğini sorgulatıyor. Taraflar gerçekten burada kararlaştırılan başlıklara uyarak dünyamızın geleceği için endişeli ve adım atmak için hevesli mi, yoksa kendilerini kamuoyu önünde aklamak için mi toplanıyorlar? Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelerin iklim krizi yüzünden yaşadıkları tahribatın tazminini gerçekten de karşılamak istiyorlar mı? Bir de alınan kararlarda bağlayıcı ya da tetikleyici bir unsur olmayınca, yani taahhütler sadece taraf ülkelerin iyi niyetine kalınca sorgulamamızın yersiz olmadığını bir kere daha anlıyoruz. Üstüne üstlük yıllardan beri alınan kararların olumlu sonuçlarını da görmemek dünyaca ünlü iklim aktivisti Greta Thunberg gibi bizi de karamsarlığa sürüklüyor. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli raporlarına göre geri dönülemeyecek noktaya neredeyse geldik. Bir an önce gerçekten bir şeyler yapmalıyız. 

Kaynaklar

https://www.bbc.com/turkce/articles/cldpxzy7g06o

https://sefia.org/iklim-gundemi/sefia-iklim-gundemi-29-cop28-gundeminde-one-cikan-basliklar/?gclid=CjwKCAiAvJarBhA1EiwAGgZl0PUrAp_oSwJeHSPfF1UfqS5FpdC47jeaFRa4niewYr9WwT88X0xWQBoCnk8QAvD_BwE