Günümüzde artan “parasosyal ilişkiler” beynimize neler yapıyor?
Cenk Kayakuş
8 Kasım 2024

Sosyal medya, hayranlar için ünlüler ve kamuya mal olmuş benzeri kişilere benzersiz bir erişim imkanı sağladı. Bu durum çoğu zaman sağlıksız olarak nitelendiriliyor. Ancak uzmanlar, bu tek taraflı "parasosyal" ilişkilerin her zaman sanıldığı kadar sağlıksız olmadığını söylüyor.

Pop şarkıcısı Chappell Roan, bu yıl ani bir şekilde popülerlik kazanmasının ardından yaşadığı sürekli takip edilme, kalabalıklarda istenmeyen dokunmalar, arkadaşları ve ailesiyle rahatsız edici temaslar gibi aşırıya kaçan hayran davranışlarına karşı sesini yükselttiğinde, ünlüler ve hayranları arasındaki ilişki ve sözde parasosyal ilişkilerin olumsuz yönleri üzerine büyük bir tartışmayı da başlatmış oldu.

Parasosyal ilişki (PSR), genellikle ilişki üyelerinden birinin diğerinden haberdar olmadığı bir ilişki olarak tanımlanır; örneğin, bir hayran bir ünlüyü sever ama ünlü onun varlığından habersizdir. Bu tür ilişkiler sadece gerçek ünlülerle sınırlı değildir; insanlar ile kurgusal karakterler arasında da parasosyal ilişkiler mevcuttur.

Günümüzde dijital medya, insanlar için hayranı oldukları ünlülere benzersiz bir erişim sağlamış durumda. Ancak X (Twitter) ve Instagram gibi platformlar, hayranların tehlikeli bir sahiplenme duygusuna kapılmalarına mı yol açıyor?

Bir ilişkiyi parasosyal yapan nedir?

Parasosyal ilişkiler üzerine ilk incelemeler 1950'lerde yapıldı; psikologlar, televizyon izleyicilerinin sunuculara ve doğrudan ekrandan kendilerine hitap eden TV kişiliklerine nasıl tepki verdiğini anlamaya çalıştılar –o dönem için bu yeni bir kavramdı. İncelemeler, evdeki izleyicilerin televizyon kişilikleriyle kurdukları ilişkilerle, “gerçek” insanlarla kurdukları ilişkiler arasındaki farkı anlayamayacakları konusunda bir endişeye yol açtı. 1956 yılında, “parasosyal etkileşim” terimini ortaya atan Richard Horton ve Donald Wohl, kişinin yaşayabileceği bu durumu “sihirli aynanın kurbanı olmak” olarak tanımladılar.

Daha sonra 70’ler ve 80’lerde, araştırmacılar parasosyal ilişkilerin yalnızlık ve izolasyon tarafından tetiklendiği hipotezini ortaya attılar; daha yalnız kişilerin, güçlü parasosyal ilişkiler kurma olasılıklarının daha yüksek olduğu ve bunu bir telafi olarak gördükleri düşünüldü.

Ancak, SUNY Empire’da profesör ve parasosyal ilişkiler uzmanı olan Gayle Stever, sonraki araştırmaların bu hipotezi doğrulamadığını söylüyor. “Evet, yalnız insanlar parasosyal ilişkiler kuruyor,” diyor, “ama yalnız olmayan insanlar da ekranlardaki kişilerle bağlantı kurma konusunda eşit derecede isteklidir.”

Stever, The Psychology of Celebrity (Ünlü Psikolojisi) ve yakın zamanda David Giles ile birlikte yazdığı Parasocial Experiences (Parasosyal Deneyimler) dahil olmak üzere çeşitli kitapların yazarı. Giles ile yazdığı bu son kitap, evrimsel psikolojiyi kullanarak parasosyal bağların toplum ve kültürdeki rolünü inceliyor.

“Biz insanlar olarak hayatta kalma ve üreme için donatılmış bir beyne sahibiz,” diye belirtiyor Stever. Bir karakter ya da ünlü bir kişiye güven, huzur ve güvenlik hissi veriyorsa, “[beynin] bu kişiyi gerçek hayatta tanıyıp tanımadığını önemsemez” ve otomatik olarak kalıcı bir bağ kurar.

Bu ise kötü bir şey olmak zorunda değil. Sağlıklı bir parasosyal ilişki güç, cesaret ve ilham kaynağı olabilir. Favori bir şarkıcıya, oyuncuya veya karaktere sahip olmak, yalnızlık belirtisi anlamına gelmez –hatta Stever’in gözlemlediği gibi, bir kişinin gerçek hayatta kurduğu daha iyi bağlantılar varsa, parasosyal ilişkileri de o kadar güçlü ve sağlıklı olacaktır.

Çevrimiçi ortamda yeni bir parasosyal ilişki türü ortaya çıkıyor. Ancak dijital etkileşimler bu doğal ilişkileri karmaşık hâle getiriyor. YouTube, TikTok ve Instagram’daki içerik üreticileri, iş modellerinin bir parçası olarak izleyicilerle parasosyal ilişkiler geliştirmeyi aktif olarak teşvik ediyor. Sosyal medyanın yükselişinden bu yana, influencer’lar ticari bağlılığı sağlamak için izleyicileriyle gerçek gibi görünen iki yönlü bir ilişkiye başlıyor.

Ancak Chappell Roan'ın gösterdiği gibi, bu durum geri tepebilir. "Hayranlar sosyal medya gönderileri aracılığıyla ünlüye erişim sağladığında, bu yakınlık algısını artırıyor. İnsanlar, ünlü kişiyle gerçekte olduğundan daha yakın bir ilişkiye sahip olduklarını düşünüyor," diyor Central Florida Üniversitesi'nden dijital beşeri bilimler profesörü ve Fandom Is Ugly adlı yeni kitabın yazarı Mel Stanfill.

Stanfill, insan davranışının bir parçası olan parasosyal ilişkiler olgusunun sosyal medya tarafından büyük ölçüde güçlendirildiğine dikkat çekiyor. Hayran ya da takipçinin ünlü veya içerik üreticisiyle gerçek bir temasa sahip olmadığı geleneksel parasosyal ilişki düzeni, yeni iletişim forumlarımızla gözle görülür şekilde bozuluyor; bir ünlü, bir hayranın mesajını görebilir veya kolaylıkla yanıt verebilir.

"Beyin, aracılı görüntüleri, gerçek hayatta karşılaşılan görüntülerle aynı şekilde işler," diyor Stever.

Parasosyal ilişkiler nasıl toksik hâle gelir?

Yakınlık illüzyonu, insan beynine çok gerçek gelebilir –ekranda birini izlemekle başlayıp, bir yorum yaparak o kişiyle doğrudan iletişim kurma olasılığıyla pekişir.

Hayran toplulukları, 20. yüzyılın ikinci yarısında daha görünür hâle geldikçe, gençlik ve olgunlaşmamışlıkla ilişkilendirilmeye başlandı –oysa birçok yetişkin hayatları boyunca hayran kültürüne katıldı ve katılmayı sürdürüyor.

“Ancak ergenlerin yoğun parasosyal ilişkiler geliştirmeye daha yatkın olduğu doğru,” diyor Stever, çünkü bu, gerçek yetişkin duygularını güvenli bir mesafede birine yöneltme şansı olabilir. Stever, Chappell Roan’ın yaşadığı istenmeyen hayran etkileşimlerini, ergen parasosyal ilişkilerinin yoğunluğunun bir sonucu olarak görüyor. “Chappell'in bahsettiği toksik davranış türleri ergenlik çağına özgüdür,” diyor Stever. “Yetişkin hayranların bu şekilde davranması tamamen duyulmamış değil, ancak oldukça nadirdir.”

Bir kişiye veya birkaç kişiye sınırlı kalacak davranışlar, sosyal medya sayesinde yayılma şansı bulabiliyor. Özellikle güçlü duygulara sahip ergenlerle dolu büyük çevrimiçi hayran toplulukları, yetişkinlerde kötü davranışları teşvik edebiliyor. “İnsanlar, çevrimiçi bir topluluktan gelen kışkırtmalarla birbirlerine saldırganlık gösterebiliyorlar,” diyor Stanfill. “Her şey telefon aracılığıyla olduğunda, diğer uçta bir insan olduğunun farkına varmak genellikle zor. Bu, tüm engelleri kaldırıyor; bir tür filtre balonu veya yankı odası etkisi oluşuyor ve insanlar kendilerini, ‘herkes benimle aynı fikirde, bu yüzden hepimiz haklıyız’ diyerek ikna ediyor.”

Bu yüzden, sağlıklı sınırlarla başlayan bir parasosyal ilişki, bir kitle zihniyeti oluştuğunda ve tacize dönüştüğünde olumsuz bir hâle gelebiliyor.

“Hayran topluluklarındaki [kötü niyetli kişiler] her zamankinden daha görünür durumda. Birbirleriyle daha kolay koordinasyon sağlayabiliyorlar. Bu yüzden daha sesliler, sadece hayran kitlesinin küçük bir dilimi olsalar bile,” diye açıklıyor Stanfill.

Parasosyal ilişkiler doğal ve doğası gereği sağlıksız değil. Ancak, Stever'in dediği gibi, “Normal bir sosyal ilişki hakkında doğru olabilecek her şey, parasosyal bir ilişki hakkında da doğru olabilir. Olumlu mu? Bize iyi gelebilir mi? Kesinlikle. Olumsuz mu? Toksik olabilir mi? Hepimiz bunun örneklerini biliyoruz.”

Kaynak: National Geographic