Tek kararıyla dünyayı nükleer savaştan kurtaran adam: Stanislav Petrov
Cenk Kayakuş
4 Mayıs 2024

Sovyet Hava Savunma Kuvvetlerinde yarbay olan Stanislav Petrov, Moskova'nın güneyindeki yüksek güvenlikli bir askeri üsteki sığınakta dünyadaki en sinir bozucu işlerden birini yapıyordu.

Petrov, Amerika Birleşik Devletleri'ni kapsayan Sovyet gözetleme uydularından gelen sinyallerin izlenmesinden sorumluydu. Bu uyduların birincil rolü Amerikan nükleer füzelerinin fırlatılmasını izlemekti. Petrov’un ana görevi uydular gelen füzeleri tespit ederse Rus füzelerinin fırlatılmasına izin verecek mesajı emir komuta zincirine iletmekti.
Öte yandan 1983'te iki ülke arasındaki gerilim had safhadaydı. Ve 26 Eylül gece yarısından kısa bir süre sonra sığınakta alarmlar çalmaya başladı. Elektronik haritalar ve konsollar, sistemin ABD'den fırlatılan bir füzeyi tespit ettiğini ve füzenin Sovyetler Birliği'ne doğru gidiyor gibi göründüğünü gösteriyordu.

Birkaç dakika sonra ikinci bir füze fırlatılması daha tespit edildi. Sonra bir tane daha... Kısa bir süre sonra sistem, Petrov'a beş Amerikan füzesinden oluşan bir salvonun ülkeye doğru geldiğini söylüyordu.

Eğer bu mesajı emir komuta zincirinin yukarılarına iletirse, mesaj hızla Sovyet Başbakanı Yuri Andropov'a ulaşacaktı. Bu da Sovyet füzelerinin anında misilleme amaçlı fırlatılmasına ve topyekun küresel bir nükleer savaşın başlamasına yol açacaktı.

Ancak Petrov çok uzun süre tereddüt ederse, Sovyet füzeleri daha fırlatılmadan imha edilebilir ve Sovyetler Birliği çaresiz kalabilirdi. 44 yaşındaki Petrov’un karşı karşıya olduğu karar gerçekten sinir bozucuydu. Üstelik görevi füzelerin gelişini üstlerine bildirmekti ama bu topyekün bir nükleer savaş anlamına gelebilirdi.

Arka plan

Ocak 1981'de Cumhuriyetçi Ronald Reagan Amerika Birleşik Devletleri'nin 40. Başkanı oldu. Önceki Başkan Jimmy Carter döneminde ABD, Soğuk Savaş gerilimlerini azaltmak amacıyla Sovyetler Birliği ile yumuşama politikası izlemişti. Ancak 1979'da Sovyetler Birliği Afganistan'ı işgal etmeye başlamıştı ve yeni Başkan, Sovyet saldırganlığına karşı sert bir tavır almaya kararlıydı.

Mart 1983'te Başkan Reagan, Orlando, Florida'daki Ulusal Evanjelikler Birliği'nde bir konuşma yaptı. Bu kesinlikle tavizsiz bir yaklaşımdı: Sovyetler Birliği'ni "Şeytan İmparatorluğu" olarak tanımlıyor ve onun "modern dünyadaki kötülüğün odağı" olduğunu iddia ediyordu. Reagan’a göre ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki Soğuk Savaş çatışması, iyiyle kötü arasındaki basit bir savaştı.

İki hafta sonra Başkan Reagan, ABD'nin Stratejik Savunma Girişimi (SDI) (dünya medyasında genellikle "Yıldız Savaşları" olarak anılır) üzerinde çalıştığını duyurdu. SDI'nın amacı, teorik olarak, gelen Sovyet nükleer füzelerini durdurabilecek ve yok edebilecek yeni bir sistem geliştirmekti. Hiç kimse (Sovyetler Birliği'ndeki savunma analistleri dahil) yeni sistemin ne kadar gelişmiş olduğundan emin değildi.

Bazıları bunun ABD'nin Sovyetler Birliği'ne nükleer saldırı başlatabileceği anlamına gelip gelmediğini merak ediyordu çünkü Sovyetler Birliği kendisini misilleme amaçlı bir saldırıya karşı güvende görüyordu. Her ne kadar bir savunma sistemi olsa da birçok kişiye göre SDI nükleer savaşı daha olası hale getiriyordu.

Reagan ayrıca ABD nükleer bombardıman uçaklarına düzenli olarak Sovyet hava sahasına yaklaşma yetkisi verdi ve uçaklar Sovyet radar sistemlerinin kapasitesini değerlendirmek için her zaman son anda geri döndü.

ABD’nin Pershing II nükleer füzeleri Batı Almanya'ya yerleştirildi ve hatta Japonya'ya nükleer füzelerin yerleştirilmesi tartışıldı.

Kore Hava Yolları Uçuş 007

1 Eylül 1983'te, New York City'den Seul'e tarifeli Kore Havayolları uçağı, uçuşunun son aşamasında rotadan saparak, Kamçatka Yarımadası'ndaki Sovyet bölgesinin üzerinden uçmaya başladı. Burası son derece hassas ve gizli Sovyet askeri üslerinin yeriydi ve bu, bir KAL uçağının bu bölgeyi geçtiği ilk sefer değildi.

Sovyetler, bu uçuşların ABD'nin bölgedeki radar sistemlerini izleyebilmesi için kasıtlı olarak KAL tarafından yapıldığına inanıyordu. Saat 18:25 civarında, KAL'in 007 sefer sayılı uçuşu, Sovyetler tarafından ateşlenen havadan havaya füzeyle vuruldu.

ABD Temsilciler Meclisi üyesi Larry McDonald da dahil olmak üzere uçaktaki 269 yolcu ve mürettebatın tamamı hayatını kaybetti. 5 Eylül'de Başkan Reagan televizyonda yaptığı bir konuşmada Sovyet eylemlerinin "öldürücü" olduğunu ve "bireysel hakları ve insan yaşamının değerini ahlaksızca hiçe sayan bir toplum" tarafından gerçekleştirildiğini iddia etti.

Autumn Forge 83

1960'lı yıllardan beri NATO güçleri, Sovyet işgaline direnme hazırlığını test etmek amacıyla yıllık tatbikatlar düzenliyordu. Bunlar genellikle Eylül - Kasım ayları arasında yapılıyordu ve “Autumn Forge” tatbikatları olarak adlandırılıyordu.

Autumn Forge 83, 16.000'den fazla ABD askerinin Avrupa'ya hava yoluyla nakliyesini içeren REFORGER 83 (REturn of U.S. FORces to GERmany) dahil olmak üzere birçok alt tatbikatı içeriyordu.

Sovyetler Birliği'nde, bu tatbikatların, muhtemelen ABD'nin Sovyetler Birliği'ne nükleer saldırısıyla birlikte gerçek bir işgal için kılıf olarak kullanılabileceğine dair artan bir endişe vardı. 1983 sonbaharına gelindiğinde, Sovyetler Birliği ile ABD arasındaki gerilim, 1962'deki Küba Füze Krizinden bu yana en yüksek seviyesine ulaşmıştı. Sovyetler Birliği'nin liderleri arasında, Amerika Birleşik Devletleri ve NATO müttefiklerinin saldırısının sadece mümkün değil, aynı zamanda çok yakın gelecekte de muhtemel olduğuna dair korkular vardı.

Artan gerilimlerle birlikte, Moskova yakınlarındaki erken uyarı sığınağında görev yapan tüm personel, 25 Eylül 1983'te göreve geldiklerinde muhtemelen yüksek alarm durumundaydı.
26 Eylül'ün erken saatlerinde ise sistem, Sovyetler üzerine gelen Amerikan füzelerine dair bir uyarı vermeye başladığında, bu insanların çoğu için beklenen ABD saldırısının başlangıcı olarak görünmüş olmalı. Ancak bunu Sovyet liderliğine bildirme kararının nihai sorumluluğu tek bir kişiye aitti: Yarbay Stanislav Petrov.

Petrov çok deneyimliydi. 1970'lerin ortasından beri Sovyet alarm sisteminin çeşitli bölümlerine atanmıştı. İlk alarm tek bir füzenin fırlatıldığını gösterdiğinde buna inanmadı. Sistem yeniydi ve daha önce de yanlış alarmlar verilmişti, bunun da başka bir hata olduğunu varsayıyordu. Birkaç dakika içinde sistem dört füzenin daha fırlatıldığını gösterdiğinde, bunun yalnızca yanlış bir alarm olduğuna inanmak daha da zorlaştı.

Daha az kararlı bir adam paniğe kapılıp uyarıyı hemen emir komuta zincirine iletebilirdi. Bunun yerine Petrov, durumu mantıklı bir şekilde analiz etmeye çalışarak, çok gergin geçmiş olması gereken birkaç dakika boyunca beklemeye karar verdi.

Sovyet yer tabanlı radar sistemlerini kontrol etti. Bunlar, uydular tarafından ilk kez tespit edildikten birkaç dakika sonra, ufukta görünür hale gelene kadar ABD füzelerini tespit edemediler.

Petrov hemen yerdeki radar tesislerini aradı ve buradan kendisine hiçbir füzenin takip edilmediği söylendi. Beklemeye devam etti. Dakikalar geçmesi ve yer radarının hâlâ roket görmemesi sonrası uydulardan alınan verilerin bir hata olabileceği ortaya çıktı.

Petrov'un bu uyarıyı hemen üstlerine iletmeme kararı soğukkanlılığına ve deneyimine dayanıyordu. Eğer ABD gerçekten Sovyetler Birliği'ne nükleer bir saldırı başlatırsa, bunun mevcut tüm füzeler ve bombardıman uçaklarıyla topyekun bir saldırı olacağını biliyordu.

Ona göre sadece beş füzenin fırlatılması mantıklı değildi ve bu da sistemde yaşanan şeyin yanlış alarm olduğuna karar vermesine yol açtı. Bugün baktığımızda Petrov’un kararı muhtemelen kulağa rasyonel geliyor. Ancak etrafınız elektronik haritalar ve yanıp sönen uyarılar veren ekranlarla çevriliyken, üstüne üstlük savaşın kapıda olduğunu bilen, endişeli ruh halindeki diğer insanlarla çevriliyken, sistem arka arkaya vatanınızın saldırı altında olduğunu söyleyen uyarılar verirken böyle bir karar verdiğinizi hayal etmeye çalışın.

Karar Sovyet liderliğine iletilseydi ve yaşanan telaş sonrasında alınan kararlar ABD’ye hızlı bir karşılık vermek yönünde olsaydı dünya aniden bir nükleer savaşa girmiş olabilirdi. O yüzden tüm dünya Stanislav Petrov'un sakin rasyonelliğine büyük bir şükran borçludur.

Sonuçlar

Olaydan sonra Sovyetler tarafından yapılan bir araştırma, uydulardan gelen yanlış alarmların güneş ışınlarının yüksek irtifadaki bulutlardan yansımasından kaynaklandığını ortaya çıkardı. Gelecekte bu tür yanlış alarmları önlemek için sistem hızla değiştirildi.

26 Eylül'deki gerilimli olayların ardından ise Stanislav Petrov kapsamlı bir şekilde sorguya çekildi. Müfettişler, yönetmeliklerin gerektirdiği üzere o gün yaptığı her şeyin neden yazılı kaydını tutmadığını bilmek istediler.

Onlara, karar vermek için tesislerden bilgi almaya çalıştığı kritik birkaç dakika içinde elinde birer telefon olduğunu ve herhangi bir şey yazmaya bile vakti olmadığını söyledi. Kararından ötürü övgü almak yerine, kriz sırasında yeterli yazılı kayıt tutmadığı için uyarı aldı.
Petrov, 1984 yılında Sovyet Hava Savunma Kuvvetlerinden ayrıldı ve gelişmiş Sovyet erken uyarı sistemleri tasarlayan bir Rus şirketinde çalışmaya başladı. Emekli olduktan sonra ise sıradan bir hayat sürdü. O gece aldığı karar kendi ülkesinde pek fazla umursanmadı. 2017 yılında 77 yaşındayken vefat etti.

Askeri kahramanlar genellikle savaş sırasında cesaret ve saldırganlık gösteren kişilerdir. Ancak kahramanlığın, aşırı kriz zamanlarında soğukkanlı düşünmeye dayanan başka bir biçimi daha var. Bu büyük bir cesaret gerektirir. Eylül 1983'te Stanislav Petrov'un soğukkanlı olmayı başarmaktaki cesareti küresel bir nükleer savaşı önledi. Bir kahraman olarak anılmayı hak ediyor.