Şubat 2022’de başlayan Rusya’nın Ukrayna işgali, iki ülke arasında bitmek bilmeyen çatışmaları ve küresel krizi beraberinde getirdi. Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşta Ukrayna’nın cephe hattında ilerleme kaydedememesi ve savaşın akıbeti, Ukrayna’nın en büyük destekçileri ABD ve Avrupa Birliği (AB) içerisinde tartışmalara neden oldu.
Öncelikle geçen haftalarda Amerikan Senatosu’ndaki Cumhuriyetçi üyelerin engellendiği tasarı Ukrayna’daki endişenin başlangıcıydı. Ukrayna ve İsrail'e olan 110 milyar dolarlık tasarının reddedilmesinden sonra ise gözler Avrupa Birliği’ne çevrildi. 15 Aralık’ta AB bütçesinden Ukrayna’ya verilmesi beklenen 54 milyar euro’luk yardım girişimi de Macaristan tarafından veto edildi. Ukrayna’ya verilen mali, askerî ve diplomatik desteğin adeta ‘amiral gemisi’ olan ABD ve AB’nin bu kararı, Ukrayna tarafında korkuya neden oldu. Çünkü destek olmazsa, savaşın da sürdürülmesi mümkün değil.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, uzun vadeli mali destek garantilerine ihtiyaç duyduklarını, Rusya'nın saldırılarından korunmada desteklerin "sürekliliğinin" önemli olduğunu ifade etmiş ve çarpıcı ifadeyi kullanmıştı; “Acil destek gelmezse savaşı kaybedeceğiz.”
Ukrayna, savaşın başladığı 20 Şubat 2022’den bu yana 47 farklı ülkeden 233 milyar dolar yardım aldı. Visual Capitalist'te yer alan habere göre; AB kurumları ve ABD, toplam yardımın neredeyse yüzde 70'ini oluştururken, en büyük askerî yardım ABD’den, en büyük mali destek ise Avrupa Birliği’nden geldi.
Dünya Bankası’nın Nisan ayındaki raporu, Ukrayna’nın şu anki durumunda bile yeniden yapılanması için maliyetin 411 milyar dolar olacağını tahmin ediyor. Yaklaşık iki yıldır devam eden savaşın ise, Ukrayna’nın savaş öncesindeki 15 yıllık ekonomik ilerlemesinin boşa gitmesine sebep olduğunu, Ukrayna'nın GSYİH'sinde yüzde 29'luk bir düşüş ile birlikte 1,7 milyon Ukraynalıyı yoksulluğa ittiğini belirtiyor.
“Para olmazsa, savaş da olmayacak” söylemi en rasyonel yorum ve doğru gibi duruyor. Çünkü Ukrayna’nın savaşı sürdürebilecek ekonomisi de yok askeri kapasitesi de. Batı ülkelerinin her alanda desteği olsa da Rusya’nın kurduğu savunma hattının yıkılması çok güç. Hatta Batı medyasına göre Rusya Devlet Başkanı Putin, önümüzdeki üç yılda şu anki mevcut durumun da ötesine geçerek hedeflerine ulaşmayı deneyecek. Konuyla ilgili Putin de Ukrayna ile barışın ancak Rusya’nın “hedeflerine ulaştığında" gerçekleşeceğini söylemesi dikkat çekici.
Rusya, savaşın başlangıcından bu yana Ukrayna topraklarının yüzde 11’ini ele geçirdi. Rus ekonomisi, yaptırımlardan etkilense de yeraltı kaynakları, savunma sanayii ve ekonomik büyüklüğü sayesinde kendisine yetebildi. Yönünü Asya ülkelerine çeviren Putin, Ukrayna’nın tek başına bu savaşı yürütemeyeceğini çok iyi biliyor olacak ki “Rusya'nın savunma sanayii ivme kazanıyor ama karşı tarafın (Ukrayna) ne sanayi tabanı ne de parası var.” şeklinde açıklama yapıyor. Batı’nın her türlü yaptırımına rağmen savaşın başlangıcından bu yana ekonomisindeki en büyük büyümeyi yaşayan Rusya, önceki yıla kıyasla yüzde 20 seviyesinde ihracatını artırdı.
Bu savaşın iki kazananı olmayacak. İki ülke açısından bakıldığında bu sıfır toplamlı bir savaş. Ancak ABD, Rusya’ya karşı Ukrayna’nın galip gelemeyeceğini bilmesine rağmen yıpratma savaşı yürüttü. Kısmen başarılı da oldu ama Ukrayna kendi ekonomik varlığıyla bu savaşı sürdüremeyecek bir ülke. Mali destekten yoksun kaldığında da cepheleri düşecek ve masaya oturacak. Aslında savaştan bir ay sonra Türkiye’deki toplantıda bu yönde bir anlaşma olacağı ancak bunu ABD’nin engellediği iddia edilmişti.
Bu savaşın Ukrayna ile Rusya arasında değil, NATO ile Rusya arasında gerçekleştiğini söylemek sahadan uzak bir yorum olmayacaktır. Nitekim NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in “Ukrayna’yı desteklemek kendi güvenliğimize yapılan bir yatırım” ifadesi ve ABD ile İngiltere’nin Avrupa’yı Rusya tehdidi etrafında toplaması, savaşın NATO açısından başarılı sonuçlarından birisi. Batı ülkeleri gerçekten Ukrayna’nın topraklarında Rusya’nın tamamen çıkarılacağını mı düşünüyor? Kesinlikle hayır.
Avrupa ve ABD, birbirinden bağımsız bir şekilde bu savaşı fonlayamaz. Amerikan yardımı olmadan Avrupa’nın tek başına Ukrayna’ya finansal desteği bir anlam ifade etmeyecektir. Ortak bir karar çerçevesinde bu desteği sürdürmesi gerekiyor. İki tarafın da NATO çatısı altında siyasi ve askeri planlara sadık kalarak ilerlemesi, Ukrayna’ya savaşı kazandırmasa da Rusya’yı yıpratmak için öncelikli hedef olacak gibi görünüyor. Ocak ayındaki görüşmelerde de yardımlar geçmezse, 2024 yılında Ukrayna Savaşı için masanın kurulması uzak bir ihtimal değil. Şubat ayında ikinci yılını dolduracak olan savaşa yönelik kadrajımızı genişlettiğimizde, savaşın kazananı da kaybedeni de belli diyebiliriz.
Yılbaşı yaklaşırken, asgari ücrette beklenen zammın hem özel hem de kamu sektöründe çalışan kişilerin maaşlarına etkisi büyük önem taşıyor. Maaş artışları ile...
Hayatınızı değiştirecek piyango biletiniz belki de E-devlet sisteminizde saklı. Henüz haberinizin olmadığı mirasların -eğer varsa- bulmak için aşağıdaki adımları izleyin. WebTapu ile e-De...