İklim değişikliği kelimenin tam anlamıyla günlerimizi uzatıyor
Yakup Can Yargıç
23 Temmuz 2024

İklim krizinin, kutup buzullarının erimesiyle gezegenimizin şekil değiştirmesi sonucu her günün uzunluğunu artırdığı tespit edildi. Bilim insanlarına göre bu olgu, insan faaliyetlerinin Dünya’yı nasıl dönüştürdüğünün çarpıcı bir göstergesi. Bu aynı zamanda milyarlarca yıldır var olan doğal süreçlerin değişmesi demek.

Gün uzunluğundaki değişim milisaniye ölçeğinde olsa da bu durum internet trafiği, finansal işlemler ve hassas zamanlamaya dayanan GPS navigasyonu gibi alanlarda aksamalara yol açabilir. Dünya’nın gün uzunluğu, Ay’ın gezegenin okyanusları ve karası üzerindeki kütle çekimsel etkisi nedeniyle jeolojik zaman içerisinde sürekli olarak arttı. Ancak insan kaynaklı küresel ısınma nedeniyle Grönland ve Antarktika buz tabakalarının erimesi, yüksek enlemlerde depolanan suyun dünya okyanuslarına yeniden dağıtılmasına neden oluyor. Bu, ekvatora yakın denizlerde daha fazla su birikmesine yol açarak Dünya’nın daha basık — ya da daha şişkin — hale gelmesine ve gezegenin dönüş hızının yavaşlayarak günlerin daha da uzamasına neden oluyor.

İnsanlığın gezegene olan etkisi, suyun yeniden dağıtılmasının Dünya’nın dönüş eksenini — kuzey ve güney kutuplarını — hareket ettirdiğini gösteren araştırmalarla da yakın zamanda kanıtlandı. Diğer çalışmalar ise insan kaynaklı karbon emisyonlarının stratosferi küçülttüğünü ortaya koydu.

Bilim ve teknoloji alanında önde gelen üniversitelerden biri olan İsviçre’deki ETH Zurich Üniversitesi'nden profesör Benedikt Soja, “Dünya sistemi üzerinde insan etkisini sadece yerel olarak, örneğin sıcaklık artışı gibi değil, aynı zamanda gezegenin uzayda nasıl hareket ettiğini ve döndüğünü temel olarak değiştirerek görebiliyoruz. Karbon emisyonlarımız nedeniyle, bu değişimi sadece 100 veya 200 yılda gerçekleştirdik. Oysa önceki süreçler milyarlarca yıldır devam ediyordu ve bu çok çarpıcı,” diyor.

İnsan zaman işleyişi son derece hassas olan atom saatlerine dayanır. Ancak, bir günün tam zamanı — Dünya’nın bir tam dönüşü — Ay’ın çekim etkileri, iklim etkileri ve son buzul çağında oluşan buz tabakalarının geri çekilmesinin ardından Dünya kabuğunun yavaşça yeniden yükselmesi gibi diğer bazı faktörler nedeniyle değişir.

Bu farklılıklar dikkate alınmasını gerektiğini söyleyen Soja, “İnternet, iletişim ve finansal işlemleri yürüten tüm veri merkezleri hassas zamanlamaya dayanır. Ayrıca, navigasyon ve özellikle uydu ve uzay araçları için kesin zaman bilgisine ihtiyacımız var.” diyor.

Araştırma, ABD Ulusal Bilimler Akademisi Bildirileri'nde yayınlandı ve gün uzunluğuna buzların erimesinin etkisini değerlendirmek için gözlemler ve bilgisayar simülasyonları kullanıldı. 1900 ve 2000 yılları arasında yavaşlama oranı yüzyılda 0,3 ile 1,0 milisaniye arasında değişti. Ancak 2000 yılından beri erime hızlandıkça, değişim oranı da hızlanarak yüzyılda 1,3 milisaniyeye ulaştı.

Araştırmacılar günümüzdeki oranın son birkaç bin yıldaki herhangi bir zamandan daha yüksek olabileceğini söylüyor. Sera gazı emisyonları ciddi şekilde azaltılsa bile, önümüzdeki birkaç on yıl boyunca yaklaşık 1,0 milisaniye seviyesinde kalması bekleniyor. Emisyonlar azaltılmazsa, yavaşlama oranı 2100 yılına kadar yüzyılda 2,6 milisaniyeye çıkacak.

Araştırma ekibinde yer almayan İspanya’daki Alicante Üniversitesi’nden Dr. Santiago Belda, “Bu çalışma büyük bir ilerleme çünkü Grönland ve Antarktika’nın endişe verici buz kaybının gün uzunluğunu doğrudan etkilediğini doğruluyor, bu da günlerimizin uzamasına neden oluyor. Gün uzunluğundaki bu değişim, sadece zamanı nasıl ölçtüğümüz için değil, aynı zamanda GPS ve modern yaşamımızı yöneten diğer teknolojiler için de kritik öneme sahip,” diyor.

Vox