Dünyanın En Ünlü Komplo Teorileri
Cenk Kayakuş
25 Eylül 2024

Ay’a inişin sahte olduğu iddiasından, JFK suikastıyla ilgili çılgın fikirlere kadar komplo teorileri ve onlara inananlar her yerde bulunabiliyor.

Komplo. Bu kelimeyi sıradan bir sohbette dile getirmek bile, insanların nazikçe sizden uzaklaşmasına, Elvis veya John F. Kennedy’nin yeraltında dondurulmuş bir sığınakta saklandığına dair teorilerle onu darlamayacak birini aramasına neden olabilir.

Ancak bazı komplolar gerçektir. Mesela Watergate skandalı, gerçekten yaşanmış siyasi bir komploya iyi bir örnektir. Ancak sosyal medya algoritmaları, kullanıcıları giderek daha duygusal ve komplocu içeriklere yönlendirdiği için yanlış komplo teorilerinin yayılması belki de hiçbir zaman bu kadar kolay olmamıştı. Gelin bu komplo teorileri arasında en ünlülerinden birkaçına göz atalım.

Ölü İnternet Teorisi

Ölü internet teorisi, ilk olarak 2021 yılında Agora Road's Macintosh Cafe forumunda bir kullanıcının "Ölü İnternet Teorisi: İnternetin Çoğu Sahte" başlıklı bir konu açmasıyla ortaya çıktı. 4Chan gibi büyük çevrimiçi tartışma forumlarındaki gönderilere atıfta bulunan teori, çevrimiçi etkinliklerin ve içerik üretiminin “neredeyse tamamından” insan olmayan botların sorumlu olduğunu iddia ediyordu.

Temel olarak, bu kavram, yapay zeka (AI) ve sohbet botlarının Facebook ve TikTok gibi platformlarda tıklama, yorum ve beğeni kazandıracak sosyal medya gönderilerini otomatik olarak ürettiğini öne sürüyor. Daha fazla etkileşim, daha fazla reklam geliri anlamına geldiği için bunu yapıyorlar.

Ancak, bu otomatik gönderilere yanıt veren hesapların da botlar ve yapay zeka ajanları olduğu iddia ediliyor. Başka bir deyişle, her şey makineler arasında gerçekleşiyor, insanlara ihtiyaç duyulmuyor. Bu konuyu daha da derinlemesine inceleyen bazı ölü internet savunucuları, hükümet organizasyonlarının bu botları insan görüşlerini manipüle etmek için kullandığını savunuyor.

Savunuculara göre internet, 2016 veya 2017 civarında tamamen öldü, ancak biz bunu fark etmedik.

Öte yandan bu komplo teorisinin içinde küçük bir gerçeklik payı da var: Yapılan son araştırmalar, internet trafiğinin yaklaşık yarısının botlar tarafından oluşturulduğunu öne sürüyor.

Prenses Diana Cinayeti

31 Ağustos 1997'de Prenses Diana’nın Paris’teki bir tünelde ölmesinin ardından saatler içinde komplo teorileri dolaşmaya başlamıştı: Diana öldürülmüş müydü?

John F. Kennedy’nin ölümü gibi, bu kadar sevilen ve ünlü bir kişinin öldürülebileceği fikri şok ediciydi. Bu özellikle de Prenses Diana için daha da sıra dışıydı: Kraliyet ailesi yaşlılıktan, siyasi entrikalardan ya da aşırı lüks yemeklerden ölür; sıradan, sarhoş bir sürücü yüzünden ölmez.

Ancak birçok komplo teorisinin aksine, bu teoriyi destekleyen bir milyarder vardı: Diana ile birlikte hayatını kaybeden Dodi Al-Fayed'in babası Mohamed Al-Fayed. Al-Fayed, kazanın aslında Kraliyet Ailesi'nin talebi üzerine İngiliz istihbarat servisleri tarafından gerçekleştirilen bir suikast olduğunu iddia etti. Al-Fayed'in iddiaları 2006 yılında yapılan bir soruşturma ile incelendi ve asılsız olduğu sonucuna varıldı; ertesi yıl, Diana’nın ölümüyle ilgili yapılan sorguda, adli tabip "Mohamed Al-Fayed tarafından öne sürülen komplo teorisi titizlikle incelenmiş ve herhangi bir temele sahip olmadığı ortaya çıkarılmıştır" dedi. The New York Times’ın haberine göre, 7 Nisan 2008'de, jüri Diana ve Al-Fayed’in şoförlerinin sarhoş olması ve peşlerindeki paparazziler nedeniyle öldüklerine karar verdi.

Bu komplo teorisine Prens Harry de inanıyordu. Hatta Ocak 2023'te, kazadan "uzun yıllar" sonra annesinin belki de hâlâ yaşıyor olabileceğine inandığını söyledi. "60 Minutes" programında Anderson Cooper'a, annesinin kendi ölümünü sahte bir şekilde düzenlemiş olabileceğini ve bir gün yeniden bir araya geleceklerini düşündüğünü belirtti.

Bilinçaltı Reklamlar

Hiç film izlerken aniden bir şeyler atıştırma isteği hissettiniz mi? Ya da televizyon izlerken bir anda dayanılmaz bir şekilde yeni bir araba alma dürtüsü mü geldi? Eğer öyleyse, bilinçaltı reklamcılık komplosunun kurbanı olabilirsiniz!

Bu ilginç komplo teorisinin savunucuları arasında "Subliminal Seduction" kitabının yazarı Wilson Bryan Key ve "The Hidden Persuaders" kitabının yazarı Vance Packard yer alıyor. Her iki yazar da reklamcılıkta bilinçaltı (subliminal) mesajların yaygın ve zararlı olduğunu iddia ediyor. Kitaplar kamuoyunda büyük bir tepkiye yol açmış ve FCC duruşmalarına neden olmuş olsa da, her iki kitabın da büyük bir kısmı zamanla itibarsızlaştırılmış ve bilinçaltı reklamcılığın etkileri üzerine yapılan bazı önemli "çalışmaların" sahte olduğu ortaya çıkmıştır.

Paul McCartney Aslında Öldü

Hayır, Paul McCartney ölü değil. 2024'ün ortalarına kadar hâlâ turnelere çıkıyordu. Bugün röportajlar veriyor, bir web sitesi var ve zaman zaman magazin basınında yer alıyor. Bazı komplo teorisyenlerinin 1966'da öldüğünü düşündüğü biri için oldukça iyi durumda.

"Paul McCartney öldü" komplo teorisi şöyle ortaya çıktı: 9 Kasım 1966'da, Paul McCartney diğer Beatles üyeleriyle tartıştı, stüdyodan fırlayıp çıktı ve hemen ardından bir araba kazasında başı koparak öldü. Bunu örtbas etmek için grup, ona benzeyen (ve aynı şekilde şarkı söyleyen!) birini buldu.

Ancak tüm bu zahmete rağmen, grup, albüm kapakları ve şarkı sözlerine ipuçları yerleştirerek halka bir şeylerin ters gittiğini ima etmek için büyük çaba sarf etti. Örneğin, Abbey Road albüm kapağında, dört Beatles üyesi bir yaya geçidinde yürürken fotoğraflandı, ancak sadece McCartney çıplak ayakla ve diğer üç kişiden farklı adımla yürüyordu. Bu bir şey ifade ediyor olmalı, değil mi? Grubun kamuoyuna yaptığı yalanlamalara (ve McCartney'nin halk arasında sayısız kez dolaşmasına) rağmen, hayranlar bu durumu kabullenemedi ve daha fazla ipucu bulmak için sürekli bir araya geldi.

John F. Kennedy Suikastı

John F. Kennedy, 1963 yılında Dallas'ta vurularak öldürüldü. Peki, onu öldüren Lee Harvey Oswald tek başına mı hareket etmişti? Yoksa konvoyun geçtiği çimenlik tepede ikinci bir silahlı adam mı vardı?

Bu sorular, sonsuz spekülasyonlara ve yüzlerce kitap, makale ve filme ilham veren geniş bir komplo teorileri arenasının kapısını aralıyor. Lee Harvey Oswald’ın suikasttan sadece iki gün sonra, Dallas Polis Karakolu'nun bodrum katında polis memurları tarafından öldürülmesi -üstelik Mafya ile bağlantıları olan bir adam tarafından- bu duruma hiç yardımcı olmadı. İnsanlar, bütün bu olayın tuhaf olduğunu düşündü.

Kennedy suikastının ardındaki gizli failler olarak birçok karanlık figür öne sürüldü: Fidel Castro hükümeti, belki de anti-Castro aktivistleri, organize suç örgütleri, CIA, Başkan Yardımcısı Lyndon Johnson... Kennedy’nin ölümüne ilişkin resmî soruşturmanın ürünü olan Warren Komisyonu raporu, büyük komplolara dair herhangi bir kanıt bulamadı, ancak birçok teori hâlâ varlığını sürdürüyor.

Kimyasal Püskürtme

Uçaklar havadayken, arkalarında uzun su buharı yoğunlaşma izleri, yani "contrails" (kondens izleri) bırakırlar. Bu bulut benzeri izler hızla dağılır. Ancak bazı komplo teorisyenlerine göre, bu yoğunlaşma izleri çok daha haince bir amaca hizmet ediyor. Türkçeye kimyasal püskürtme olarak çevirebileceğimiz "Chemtrails" komplo teorisi, bu yoğunlaşma izlerinin aslında bilim insanları ve hükümetlerin atmosfere saldığı kötücül kimyasallarla dolu olduğunu savunuyor. Neden mi? Sebebini siz seçin. Biyolojik savaş, nüfus kontrolü, bilinç kontrolü, jeomühendislik veya hava durumunu manipüle etme girişimi olabilir.

Harvard Üniversitesi'nden David Keith'e göre, bulutların küresel sıcaklıklar üzerindeki etkisi gibi şeyleri araştıran bilim insanları, Chemtrails komplocuları tarafından sık sık taciz ediliyor çünkü bu kişiler onların atmosfere gizlice bilinmeyen kimyasallar püskürtülen büyük çaplı bir komplonun parçası olduklarını düşünüyor. 2016 yılında yapılan bir çalışma ise Chemtrails teorisini bilimsel olarak çürüttü ve izlerin görüldüğü çevrede olağan dışı veya açıklanamayan kirlilik bulgularına rastlanmadığını söyledi. Ancak The Guardian'ın 2017'de bildirdiği üzere, gerçek komplocular bu sonuçlardan etkilenmiyor.

Kuşlar Gerçek Değil

Bir komplo ne zaman komplo değildir? Karmaşık bir performans sanatı parçası olduğunda.

Yoksa bu onu daha da büyük bir komplo teorisi mi yapar?

"Birds Aren't Real" (Kuşlar Gerçek Değil) komplo teorisi, 2017 yılında 23 yaşındaki Peter McIndoe tarafından geliştirilen bir hareketti. McIndoe, 2021'in Aralık ayında New York Times ile yaptığı bir röportaja kadar, medyada ve çevrimiçi platformlarda kuşların gerçek olmadığını, aslında ABD hükümeti tarafından üretilmiş gözetleme dronları olduklarını savunan bir komplocu olarak rol kesti. "Birds Aren't Real" hareketinin geniş bir kadrosu da vardı; McIndoe ekibiyle protestolar düzenledi, reklam panoları kiraladı ve iddialarını taşıyan araçlar kullanarak toplulukların dikkatini çekti. McIndoe'nun söylediğine göre, bu hareketin amacı “Z Kuşağının içinde bulunduğu bilgi kirliliğini hicvetmek” idi.

"Birds Aren't Real dışarıdan komplo teorilerinin yüzeysel bir hicvi değildi. Tam içeriden geliyor," diyor McIndoe. "Bizim neslimizdeki birçok insan, bu saçmalığı derinlemesine hissediyor ve Birds Aren't Real, insanların bunu işlemelerinin bir yolu oldu."

Bu deney, komploların bazen inançla büyüdüğünü de ortaya koydu: Yerel medya, "Birds Aren't Real" hareketini gençlerin gerçekten inandığı bir şeymiş gibi ele aldı, oysa bu karmaşık bir şakaydı. Organizatörler, bu şakanın dezenformasyonun nasıl yayıldığını ortaya çıkararak faydalı bir güç haline gelmesini umuyorlar. "Evet, son dört yıldır kasten yanlış bilgi yayıyoruz, ama bu bir amaç için," diyor McIndoe. "Bu, internet çağında Amerika'nın içinde bulunduğu duruma bir ayna tutmakla ilgili."

Düz Dünya Teorisi

Düz Dünya komplo teorisi ilk olarak 1950'lerde ortaya çıktı ve internet çağında yeniden canlandı. Oysa antik insanlar bile Dünya'nın yuvarlak olduğunu biliyordu. Yunanlılar, M.Ö. 3. yüzyılda gezegenin çevresini bile doğru hesaplamıştı.

Ancak Düz Dünya inananları, kendi ufuklarının ötesini göremiyorlar: Dünya ile gökyüzü arasındaki çizgi oldukça düz görünüyor, diye düşünüyorlar ve geri kalan tüm kanıtları göz ardı ediyorlar. YouTube'da ve forumlarda, Düz Dünyacılar, Dünya'nın düz bir disk olması durumunda yerçekimi ve ay tutulması gibi şeylerin nasıl göründüğü gibi çalışabileceğini açıklamak için tuhaf fizik kuramları uyduruyorlar. Birçoğu dini inançlarıyla veya evreni daha şefkatli, insana odaklı bir yer olarak görme arzularıyla motive oluyor.

COVID Aşılarında Çip Olduğu ve Aşıların İnsanları Öldürdüğü Teorisi

"COVID aşıları 5G çipleri içeriyor" komplo teorisi kolayca alay konusu olabilir, ancak COVID hakkında kulağa daha az saçma gelen bir komplo teorisi muhtemelen hayatlara mal oldu: Bazı insanlar, COVID-19'u tedavi edebilecek ilaçların aslında hastaları öldürdüğüne inanıyordu.

Bu, hastalığa yakalanan bazı insanların etkili ilaçları, örneğin antiviral remdesiviri, reddetmelerine yol açtı. Bunun sebebi, çevrimiçi "alternatif sağlık" kaynaklarına güvenmeleri oldu; bu kaynaklar genellikle kendi kanıtlanmamış (ve birçok durumda çürütülmüş) tedaviler satıyorlardı. Bu viral alternatif sağlık podcast yayıncılarından biri olan Bryan Ardis, ayrıca COVID-19'un bir virüs tarafından değil, Katolik Kilisesi ve ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri tarafından "belirli insanlara" enjekte edilen yılan zehriyle bulaştığını iddia eden tuhaf bir düşünceyi yaymaya devam ediyor. Milyonlarca insanın COVID-19'a yakalandığı bir noktada Papa'nın ya da adamlarının bir şırınga dolusu yılan zehriyle insanların yatak odalarında gizlice dolaştığını nasıl fark etmedikleri bilinmiyor, ama bu önemsiz bir detay. Tabii ki Ardis, bu hayali zehri tedavi etmek için kendi takviye ürünlerini satarak para kazanıyor.

Ay’a Gidilmedi

1969’da Apollo 11’in başarılı yolculuğu sonrasında Ay’a ayak basıldı. 1970'lerde ise, Ay’a inişin hiç gerçekleşmediğini öne süren garip bir komplo teorisi ortaya çıktı.

Bu komplo teorisi, 1976'da yayımlanan "We Never Went to the Moon: America's Thirty Billion Dollar Swindle" (Ay’a Hiç Gitmedik: Amerika'nın Otuz Milyar Dolarlık Dolandırıcılığı) adlı kitapta ve 1978'deki "Capricorn One" adlı filmde anlatıldı. 2001 yılına kadar, "Conspiracy Theory: Did We Land on the Moon?" (Komplo Teorisi: Ay'a İndik mi?) adlı bir Fox belgeseli, Apollo Ay iniş programının tamamının sahte olduğu iddialarına yer verdi.

Ay sahtekarlığı iddiaları bugüne kadar çeşitli şekillerde çürütüldü ve ayrıca elimizde dünyanın dört bir yanındaki bilim insanları tarafından incelenip, uzay kökenli olduğu doğrulanan yüzlerce kilogram Ay taşı mevcut. Eğer Ay inişi sırasında değilse NASA bu taşları nasıl elde etmiş olabilir? Ayrıca dünyanın her yerinden bilim insanları, Amerikan Uzay Ajansı’nın sahtekarlığına neden gönüllü olarak katılsınlar?