Kahve, bizler için sadece bir içecek değil; aynı zamanda sosyalleşmenin, geleneklerin bir parçası. Aslında “değişimin bir parçası” da diyebiliriz çünkü kahve serüvenimizin değişim hızı baş döndürücü. Başımız döndüyse, iyisi mi biz bir espresso koyup kendimize gelelim, siz de bu arada cezveden espresso makinesine uzanan bir kahve yolculuğuna çıkın.
Kahve, Osmanlı topraklarına 16. yüzyıl civarında geldi. Kısa sürede popülerleşen kahvenin yuvası, pıtırdak gibi açılan kahvehanelerdi. Aynı 10 yıl önce Türkiye’de açılan üçüncü dalga kahveciler hızıyla her köşede bir kahvehane belirdi. Kahvehane deyince aklınıza dedikodu ve okey masaları gelmesin. Kahvehanelerde şiir dinletileri yapılır, satrançlar oynanır, devlet meseleleri tarışılırdı. Hatta IV. Murad, bu devlet meselesi tartışma işine biraz bozulup kahve içmeyi ölümle cezalandırmayı bile denedi. Ancak bol köpüklü bir sade kahveye kim dayanabilirmiş? Yasaklar uzun sürmedi. Kahve hem halkın hem de sarayın vazgeçilmez bir parçası oldu.
600 yıl gelenekleri değişmeyen kahve kültürü, 1950’lerden itibaren birden gaza bastı. Özellikle 80’li yıllarda granül kahvelerin tüketimi hızla yayıldı. Bir ritüeli olan kahve, ofislerde ve okullarda bile en kolayca içilen fast food bir içeceğe dönüştü. Hızıyla göz dolduran bu kahve türü aromasıyla hüsran yarattığından, gerçek kahve severler bu döneme biraz dudak büker.
2000’lerden itibaren Türkiye’de kahve anlayışı, kahve severlerin yüzünü güldüren tarafa doğru bir değişime girdi. Zincir kahvecilerin Türkiye’ye girmesiyle espresso bazlı kahveler popüler hale geldi. Americano’dan karamel macchiato’ya, sevdiğiniz kahvelerin çoğu espresso bazlıdır, hatırlatalım.
Asıl değişim, üçüncü dalga kahve akımının yayılmasıyla yaşandı. Kahvenin kaynağını, çekirdeğin türünü, kavrulma derecesini, demleme yöntemlerini keşfetmeye başladık. Soğuk demelemeleri, asidiye seviyelerini öğrendik. “Chemex ile demleme, Aeropress’ten daha iyi body veriyor tatlım” gibi tabirler kullanmaya başladık.
Değişim kısa sürede evlere de yansıdı, makinelere güvenimiz arttı. Kahveleri çekirdekten öğütüp, barista gibi istediğimiz kahveleri demleyen espresso makineleri hayatımıza girmeye başladı.
Daha iki ay önce yapılan bir araştırmada, binden fazla geleneksel kahveseverin %26’sı evine bir espresso makinesi almayı düşündüğünü söyledi.
Philips 5500 LatteGo, tek bir dokunuşla yirmi tip sıcak ve soğuk kahve demleyebiliyor. Çekirdeklerinizi %40 daha sessiz öğütebiliyor, yumuşacık süt köpürtüyor, kahve tercihlerinizi hatırlıyor, suyun kirecini bile temizliyor. Daha sayalım mı? QuickStart özelliği ile makine ısınmasını beklemeye gerek bırakmıyor. Seramik öğütücüsü, çekirdeklerinizi 12 farklı kalınlıkta çekebiliyor. Bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Kahvenize ekstra shot bile ekleyebiliyor.
Sen de Philips 5500 LatteGo hakkındaki tüm detaylara ulaşmak istiyorsan: