Et pişirmenin maskülenitesi: Neden mangalı hep erkekler yapar?
Betül Açı

Şimdi bir düşünün, mangal deyince aklınızda ne canlanıyor? Ateşin başında etlerle ilgilenen beyaz atletli bir erkek mi? Elbette beyaz atlet şart değil ama etle ve mangal gibi eti pişirmeyle ilgili etkinlikler genellikle maskülen olarak kodlanmıştır.

Ailenizle ya da arkadaş grubunuzla bir mangal planı yaptığınızda, ateşin başındaki o kişi muhtemelen bir erkek olacaktır. Tabii ki bu böyle olmak zorunda değil. Ancak cinsiyet kodlarının ve kadın-erkek arasındaki farkların toplumsal yapılar olduğunu biliyor olsak bile yine de erkeklerin bu etkinlikte et ile ilgili kısımla ilgileneceklerini ve salata hazırlamaya ya da sofrayı kurmaya pek yanaşmayacaklarını varsayarız. Çünkü mangalın başındaki o kişi olmak aslında o etkinlikteki genel atmosferi belirleyen kişi de olmaktır ve bu, her gün mutfakta sıradan bir yemek yapmaktan farklı bir durum. 

Mangalı erkeklerle eşleştiren bu stereotip nereden geliyor?

Bu soruya cevap vermek için önce “et yemenin sosyolojisi”ne bakmamız ve bu beslenme kültürüne tarihsel bir yolculuk yapmamız gerekiyor. Buna göre et yeme ve erkeklik kimliği arasında bir ilişki var. Kadın-erkek arasındaki eşitsizliğin mutfaktan sofraya ve hatta besin tüketimine kadar taşındığı bu konu aslında birçok kültürde karşımıza çıkıyor. Yani et yemenin maskülenite ile olan ilişkisine tarihsel olarak farklı kültürlerde de rastlamak mümkün. 

Et yemenin erkeklik kimliğiyle eşleştirilmesiyle ilgili bazı ipuçları, tarım öncesi toplumlara bakarak bulunabilir. Ataerkil düzende kadın ve erkeğe atanmış belli cinsiyet rollerinin bu toplumlarda besin tedarik etmede de etkisi görülüyor. Buna göre erkekler avcılıkla ilgilenirken kadınlar toplayıcılık yapıyordu. Erkeklikle bağdaştırılan bu fiziksel güç, savaşçı kimlik gibi özelliklerin böylece avcılıkla sergilendiği söylenebilir.

Erkek egemenliğini yapılandırmada önemli bir rol oynayan bu avcı erkeklik anlatısı, günümüzde de etin erkeklikle ilişkilendirilmesinin nedenlerinden birisi (Çarpar, 2020). Elbette erkeğin zorlu, vahşi doğada sergilediği bu avcılık performansının ardından eve getirilen etin pişirilmesi gerekiyor. Burada aslında öncelikle yine kadının devreye girdiğini görüyoruz. Yani ateş başındaki kişi, bu dönemde aslında hâlâ kadın. 

Peki erkekler eti pişirme kısmını ne zaman ve nasıl devralıyor?

Elbette konu erkeklik ve et ilişkisiyle oldukça yakından ilgili ancak bu noktada değinilmesi gereken şeylerden birisi de “mekan”. Tarım öncesi toplumlarda etin elde edilip eve getirilmesine kadar olan sürecin maskülenite ve erkeklikle bir ilişkisi olduğunu söyledik. Peki günümüzde, neden mutfakta yapılan bir yemek değil de mangal maskülen bir özellik kazanmış? Dış mekan burada devreye nasıl giriyor?

Bugün hâlâ geçerli olan geleneksel cinsiyet rolleri, kadını eve, erkeği ise ev dışına ait olarak belirlemişse de kadının çalışma hayatında daha çok yer almasıyla birlikte bu sınıflandırmada da oynamalar oldu. Özellikle orta sınıf erkeği, çocuk bakımı ve ev işleri gibi aktiviteleri kadın ile paylaşıyor. Geleneksel erkeklikten uzak kalan bu işlerin arasında “erkeklik krizi”ni en aza indirmek için ise yapılacak şeylerden birisi kadınlardan farklı olarak yemeği mutfakta değil de kamusal alanda pişirmek. Çünkü “eğer bir şekilde yemek yapılacaksa, kadınlıkla ilişkili özel alandan ziyade, kamusal alanda hobi amaçlı yemek yapmak erkekliğin kadınlıktan sıyrılmasını sağlayacak ve erkeklik kimliği açısından çok daha az ‘sorun’ yaratacak” (Çarpar, 2020, s. 255). 

Trent Üniversitesi'nde Kanada Tarihi doçenti olan Christopher Dummitt, konuya benzer bir yerden yaklaşıyor ve cevabın 1950'ler ve banliyöleşmede yattığını söylüyor. Bu dönemde oluşan mahallelerdeki her evin bir garajı ve arka bahçesi olduğuna işaret ederek yükselen bir “barbekü partisi” trendi olduğundan bahsediyor. Aynı dönemde, ebeveynlik vurgusunda özellikle babaları etkileyen bir değişiklik olduğunu söylüyor. Önceleri ev dışı çeşitli mekanlarda sosyalleşen erkeklerin, ebeveynlik kitaplarının önerdiği gibi aileyle evde vakit geçirme kavramına bir şekilde aşina olmaları gerekiyor. Banliyödeki evinde eşi ve çocuklarıyla kalan erkek tüm bu boş zamanında ne yapacak sorusuna ise “elbette barbekü” diye cevap veriyor Dummitt. Ayrıca dönemin pazarlama ve reklamcılık sektörünün, mangal/barbekü ve maskülenite arasındaki ilişkiyi vurgulamak için büyük çaba gösterdiğini de ekliyor ve Kanada reklamlarına atıf yaparak: “Bu dönemde mangal ve erkeklik arasında bir bağlantı kurma bilinci vardı; ateşle yemek pişirmeyi, yapılabilecek en maço şey hâline getirmek istediler” diyor.

Özetle, kadının ekonomik bağımsızlığını sağlamaya başlaması ve evdeki cinsiyet rollerinin dağılımının sarsılmasıyla birlikte erkeğin kendisine atfedilen bu yeni “kadınsı” rolleri, erkeklik krizi yaşamadan nasıl üstelenebileceğinin küçük bir örneği ve cevabı olarak karşımıza çıkıyor mangal. Evde değil de dış mekanda yapılan, ateşle oldukça haşır neşir olunduğundan aslında biraz da tehlikeli olan bu “et pişirme” aktivitesi, mutfağın kadınsılığından oldukça uzak. 

Tam da Dummitt’in bahsettiği konuya bir örnek olarak Amerikan kömür briket markası olan Kingsford Charcoal’un 2009’daki reklam filmi verilebilir. Reklamda bir kadın mangalın içine kömür dökerken kocası (olduğunu düşündüğümüz kişi) bunu fark ediyor ve koşarak onu durduruyor. “Hayatım, bu bir ocak değil. Ben mutfağa girip salata yapmaya başlasam ne olurdu?” diye soruyor ve kadın “garip olurdu” diyerek anlamış bir yüz ifadesi takınıyor. Sonrasında kocası “bunun bir tekniği var” diyerek mangalı kolayca yakıyor. 

Elbette cinsiyet kalıplarına böylesine oturtulmuş, mangalın bir erkek işi olduğu genellemesi global olarak kabul edilebilir değil. Tayland, Malezya ve Güneydoğu Asya’nın çoğunda olmakla birlikte Sırbistan ve Meksika’da mangalın başında kadınları çokça görmek mümkün. Kültürel farklılıklar olmakla birlikte bunun sebebi çoğunlukla sosyoekonomik: Bu bölgede mangalda pişirilen yiyecekler, kadınlar için önemli bir gelir kaynağı.

Leeds Üniversitesi’nde Amerikan Çalışmaları profesörü Andrew Warnes bunun tamamen kültürel bir yapı olduğunu söylüyor. Avrupa ve Batı kültürünün mangal yapmayı, pişirme işinin genellikle kadınlar tarafından yapıldığı gerçeğine karşı büyük bir istisna hâline getirdiğini belirterek “Avrupalı olmayanların ateşte dışarıda pişirme geleneği, kesinlikle tamamen erkek odaklı bir iş değildir. Bu, tamamen et pişirme faaliyetini erkekler için olağanüstü olarak ilişkilendiren kültürel bir mitolojidir” diyor.

Kaynak

Casserly, M. (2010, 1 Temmuz). Grilling, Guys And The Great Gender Divide. Forbes. Erişim Adresi: https://www.forbes.com/2010/07/01/grilling-men-women-barbecue-forbes-woman-time-cooking.html?sh=2e43646dbad6

Çarpar, M. C. (2020). Beslenme, Kimlik ve Erkeklik: Et Yemenin Sosyolojisi. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Dergisi, 40(1), 249-277. https://doi.org/10.26650/SJ.2020.40.1.0041

Jennings, R. (2019, 28 Haziran). The dubious masculinity of grilling. Vox. Erişim adresi: https://www.vox.com/the-goods/2019/6/28/18760073/barbecue-grilling-men-stereotype

Johnston, A. (2018, 20 Eylül). Manning the Grill: Why Men Are Entranced by the Ritual of Barbecuing. The Culture Trip. Erişim adresi: https://theculturetrip.com/europe/united-kingdom/articles/manning-the-grill-why-men-are-entranced-by-the-ritual-of-barbecuing/