İsrail Üniversitesi Haifa'daki araştırmacılar tarafından geliştirilen yeni bir kan testi, bipolar bozukluğu teşhis edebiliyor. Yapılan araştırmaya göre, kan testi ayrıca bipolar bozukluk tedavisinde kullanılan ilaçların dozunu da belirlemeye yardımcı oluyor.

Molecular Psychiatry dergisinde yayımlanan makale, basit bir kan testi ile yalnızca birkaç gün içinde ve nispeten düşük maliyetle bipolar tanısı yapılabileceğini gösterdi. Araştırmaya, Haifa Üniversitesi Sagol Nörobiyoloji Bölümü'nden bilim insanlarının yanı sıra, Kanada'nın Halifax kentindeki Dalhousie Üniversitesi ve California'daki La Jolla'daki Salk Enstitüsü’nden de araştırmacılar katıldı.

Makalenin başyazarı Dr. Shani Stern, bipolar bozukluğun şizofreni gibi diğer bozukluklarla olan benzerliği nedeniyle, testin erken aşamalarda yanlış teşhis riski olduğunu da belirtti. Stren, çalışmayla ilgili şunları söyledi: ‘’Çalışmamızda üç farklı grup insanın hücrelerini inceledik: bipolar bozukluk yaşamayan kişiler, bipolar bozukluğu olan ve lityum tedavisine yanıt veren kişiler ve lityuma yanıt vermeyen kişiler. Çalışmanın ilk aşamasında, tüm katılımcılardan izole edilen beyaz kan hücreleri incelendi; mononükleozise neden olan Epstein-Barr virüsü (herpes ailesinden) ile hücreleri enfekte ederek uzun bir süre boyunca bakılabilecek hücre kültürü üretildi. İkinci aşamada, araştırmacılar hücrelerden RNA’ları çıkardı, buradaki amaç hangi genlerin hangi popülasyonda bulunduğunu anlamak ve farklı gen yoğunluklarını tanımlamaktı. En önemli bulgu, bipolar bozukluk yaşayan insanlarda antikor reseptörlerine ait genlerin seviyesinde farklılık bulunması olarak gözlendi.’’

Makalenin başyazarı Dr. Shani Stern, bipolar bozukluğun şizofreni gibi diğer bozukluklarla olan benzerliği nedeniyle, testin erken aşamalarda yanlış teşhis riski olduğunu da belirtti. Stren, çalışmayla ilgili şunları söyledi: ‘’Çalışmamızda üç farklı grup insanın hücrelerini inceledik: bipolar bozukluk yaşamayan kişiler, bipolar bozukluğu olan ve lityum tedavisine yanıt veren kişiler ve lityuma yanıt vermeyen kişiler. Çalışmanın ilk aşamasında, tüm katılımcılardan izole edilen beyaz kan hücreleri incelendi; mononükleozise neden olan Epstein-Barr virüsü (herpes ailesinden) ile hücreleri enfekte ederek uzun bir süre boyunca bakılabilecek hücre kültürü üretildi. İkinci aşamada, araştırmacılar hücrelerden RNA’ları çıkardı, buradaki amaç hangi genlerin hangi popülasyonda bulunduğunu anlamak ve farklı gen yoğunluklarını tanımlamaktı. En önemli bulgu, bipolar bozukluk yaşayan insanlarda antikor reseptörlerine ait genlerin seviyesinde farklılık bulunması olarak gözlendi.’’

Matematiksel modelin bulguları, insanların bipolar bozukluk yaşayıp yaşamadığını ve lityum tedavisine yanıt verip vermediğini %90'ın üzerinde bir kesinlikle tahmin edebildi. Stern, "Bu yöntem, psikiyatrik bozukluklarla mücadele eden insanların doğru ilacı ve dozu belirlemesine yardımcı olarak, aylarca süren acıyı hafifletebilir" dedi.

Bipolar kişilik bozukluğu oldukça yaygın bir psikiyatrik hastalık. Her 100 yetişkinden biri hayatının bir noktasında bipolar kişilik bozukluğu teşhisi alıyor. Manik-depresif hastalık da denen bipolar bozukluk, her yaşta ortaya çıksa da genelde 15 ila 19 yaşları arasında görülüyor. 

Bipolar bozukluk, bir kişinin ruh hâli, enerji, aktivite seviyeleri ve konsantrasyonunda alışılmadık değişikliklere neden olabilir. Bu değişiklikler günlük görevleri yerine getirmeyi zorlaştırabilir.

Bipolar bozukluğa sahip kişiler, depresyon ve mani dönemlerini içerebilecek dramatik ruh hâli değişiklikleri yaşarlar, ancak bu sadece ruh hâlleriyle sınırlı değildir. Bu semptomların doğası ve şiddeti, sahip oldukları bipolar bozukluk türüne bağlıdır. 

Kaynak: The Jerusalem Post